10 Temmuz 2010 Cumartesi

Onur Ünlü Filmleriyle Geçen Bir Gün

Uzun zamandır aynı yönetmenin filmlerini üstüste izlememiştim. İtiraf etmeliyim, bu filmleri izleyeli de 2 hafta oldu ama şöyle oturup bu konuda bir kaç cümle yazamamıştım. Hazır evde istirahat halindeyken ve üzerinden çok zaman geçmemişken Onur Ünlü'den ve filmlerinden biraz olsun bahsedeyim.

Onur Ünlü'yü tanıyanlar onu aslında " Ah Muhsin Ünlü " takma adı ile bilirler. Öncelikle şair olmasına rağmen son dönemlerde senarist ve yönetmenliği ile ön plana çıkmayı başarmış kendisi. Şiirlerini okumadım ama seyrettiğim üç filmin tek ortak noktası fazlasıyla fantastik olmaları. Onur Ünlü ile ilgili yorumları okuyunca filmlerini biraz daha anlaşılır ve kabul edilebilir bulduğumu söylemeliyim. Evet, farklı tarzı ve yorumuyla Onur Ünlü dikkat çekici bir yönetmen ve senarist olmayı başarmış görünüyor.

Filmleri seyretmeye sondan başladım. Önce 2009 yapımı Beş Şehir, ardından 2008 yapımı Güneş'in Oğlu ve son olarak da 2006 yapımı Polis. Peki, hangisini daha çok beğendiğimi sorarsanız, tercihimi Güneş'in Oğlu filminden yana kullanırım. Bunun en büyük sebebi ise daha çok mizahi öğeler taşıması ve daha fantastik olması. Yine de her üçünü de sıkılmadan izlediğimi belirtmeliyim.


Beş Şehir ... Bir polis, bir tezgâhtar, bir öğretmen, bir oyuncak tren satıcısı ve 11 yaşında bir çocuğun yaşamlarını, ölümlerini ve aşklarını anlatan bir film. Tren yolculuğu sırasında başlayan film yine tren yolunda sona eriyor. Onur Ünlü'nün tren takıntısının en güzel örneği olmuş. Bu beş insanın bir şekilde birbirleriyle olan bağlarını her bir kişinin hikayesini izledikçe daha net görebiliyoruz. Açıkçası detaylarla dolu bir film. Bu yüzden dikkatli bir şekilde seyretmekte fayda var. Bülent Emin YARAR hayranı olarak onu bu filmde görmek ve başarısına bir kez daha tanık olmak mutlu etti beni. Sadece filmin son sahnesi en büyük hayal kırıklığım oldu. Unutmadan, Ahmet Kaya'nın " Beni Vur " adlı şarkısı hem filmin başında hem de filmin sonunda çok güzel ve yerinde kullanılmış.


Güneş'in Oğlu ... Tam anlamıyla bir kara komedi olduğunu düşünüyorum. Fantastik öğelerin en ağır bastığı film olmuş bu üç film içerisinde. Hayatı boyunca mucize bekleyen bir insanın tam da güneş tutulması sırasında bu mucize ile karşılaşması ve sonrasında Güneş'in Oğlu olduğunu öğrenmesi filmin ana hatlarını oluşturuyor. İşte tüm bu süreç içerisinde yaşananlar, öğrenilen gerçekler ve karşı apartmandaki güzel kızın sırrı bu mucize ile ortaya çıkıyor. Haluk BİLGİNER ve Özgü NAMAL'ın daha çok ön planda olduğu filmde tüm oyunculuklar çok başarılı.


Ve Polis ... Polisiye tarzında bir film görüntüsüne sahip olsa da dramatik sahneler de yok değil. Bu üç film içerisinde en az beğendiğim film diyebilirim. Biraz karışık, biraz anlamsız, biraz hızlı bir film olmuş. O kadar güçlü ve kendinden emin ana karakterin film süresince yaşadıkları tabiri caizse karizmasını epey bir çizdi. Bence filmin en büyük kozu Haluk BİLGİNER olmuş. Ama onunda bu role kendini çok fazla verdiğini sanmıyorum. Filmin başı ile sonu arasındaki kocaman farklılık her şeyi ortaya koyuyor açıkçası. Filmin sonunda Özgü NAMAL'ın sürprizini kaçırmayın sakın.

Farklı bir tarzda ve farklı bir bakış açısıyla çekilmiş bu filmlerin her üçünün de sonunun hayal kırıklığı yaratması olumsuz bir durum gibi görünse de, farklı lezzetlerin tadına bakacak olmanın verdiği heyecanla seyredilmelerini tavsiye ediyorum. Kimbilir sizler neler göreceksiniz bu filmlerde...

İzlemeyi tercih edeceklere iyi seyirler şimdiden...

Hiç yorum yok: