13 Eylül 2009 Pazar

Galatasaray - Beşiktaş Derbisi

2009/2010 sezonunun 5. haftası geldi nihayet. Ali Sami Yen Stadyumu yine bir derbiye ev sahipliği yapıyor. Maç öncesi Ali Sami Yen Stadyumu ve çevresi her maç öncesi olduğu gibi kalabalık. Taraftar grupları her zamanki yerlerinde. Kimi GS Store önünde toplanmış, kimi stadyum girişinde kimi de Sürmeli Oteli’nin yanındaki Ali Sami Yen Sokağı'nda.
Herkes sarı kırmızı olsa da mor formaların çokluğu dikkat çekmiyor değil. Stad çevresinde ve girişinde sahte, korsan forma satışı da dikkatlerden kaçmıyor. Buna dur diyecek olanlar bizleriz. Galatasaray’ın dediği gibi; “Korsan alma, Yıldız al !“

Ramazan olması sebebiyle olsa gerek daha önceki maçlarda olan coşku ve eğlenceler pek yoktu. Ama herkesin büyük bir heyecan içerisinde saatlerin 21.00 ‘ı göstermesini beklediği açıkça belli oluyordu. Tribünlere girişte çok uzun kuyruklar da yoktu. Bu nedenle stadyuma çok rahat girdik. Girince gördük ki herkes çoktan yerini almış. Biz de Yeni Açık Üst Tribündeki yerimizi aldık. Tribünlerde coşku has safhada. Susmak bilmiyor taraftarlar. Tribünün üstünün kapatılmasından mıdır bilmiyorum ama Eski Açık’ın sesi daha çok çıkıyor. Önce Beşiktaş takımı ısınmak için sahaya çıktı sonra Galatasaray. Her zamanki gibi futbolcular teker teker tribünlere çağırılıyor. Kalecimiz Leo Franco’nun onlara karşılık veriş şekli görülmeye değerdi.
Ve artık maç saati geldi. Maç öncesi, taraftarı selamlama , taçsız kral Metin Oktay’ı anma ve İstiklal Marşı’mızdan sonra yaşanan sel felaketinde ölen vatandaşlarımız ve Güneydoğu’da şehit düşen askerlerimiz için 1 dakikalık saygı duruşunda bulunuldu.

Derbiye başlayan taraf Beşiktaş ama maça hızlı başlayan taraf Galatasaray oldu. Galatasaray, ilk yarı eski açık tribünün önündeki kaleye hücum etti. Eski açıkta oturanlar çok şanslıydı. Maçın 3. dakikasında kornerden Arda Turan’ın ortasında gelen topa çok rahat kafa vuran Mustafa Sarp Galatasaray’ı 1-0 öne geçirdi. Gol, tipik kaleci ve savunma hatasının akıllıca değerlendirildiği gollerden biri. Sonra ne oldu bilinmez Galatasaray durdu. Evet, milli takım oyuncularımız çok yorgundu, 2 haftadır birlikte çalışılmıyordu, derbi maçıydı ama ne olursa olsun Galatasaray takımı böyle oynamamalıydı. Orta sahada Ayhan Akman’ın yokluğu çok fark ediliyor, Mehmet Topal eski günleri aratıyor, Arda sahada görünmüyor. Bu arada Beşiktaş da boş durmuyor ve Serdar Özkan’la gol arıyor. Şanslıyız ve kalecimiz gününde, ilk yarı bu skorla bitiyor.

İkinci yarı biz kadromuzda değişiklik beklerken Beşiktaş değişikliklerle yarıya başladı. Yeni açık tribünleri olarak ikinci yarı bizim önümüzdeki kaleye hücum edileceği için mutluyduk. Galatasaray’ın gollerini yakından görecektik böylece. Ama ilk yarıdan pek bir farkı yoktu, maç yine eski açık tribünleri önünde geçti. Beşiktaş, golü ha attı ha atacak derken kaleci Rüştü Reçber’in hatasını suskun golcümüz Milan Baros affetmeyip Galatasaray’ı 2-0 öne geçiren golü attı. Bu da maçın kırılma anı oldu. Golden sonra Beşiktaş da durdu ve herkes artık maçın bitmesini bekledi. Beşiktaş’ın savunmada verdiği büyük bir boşluğu Elano Blumer değerlendirdi ve Harry Kewell’a gönderdiği uzun pas, Kewell’ın topu şık bir şekilde önüne gönderdiği Baros’un golü atmasında öncü oldu. Skor 3-0. Tribünler inliyor, herkes çok mutlu. Hele biz yeni açık tribünündekiler. Belki futbol olarak pek bir şey göremedik ama 2 tane golü yakından izleme şansımız oldu.
Maç bitti. Beşiktaşlılar doğal olarak çok üzgün. Verdikleri mücadelenin karşılığı bu skor değildi elbette ama yapılan bireysel hatalar ve Galatasaray’ın akıllı oyunu bu skoru kaçınılmaz kıldı. Evet , Galatasaray bu sezon ilk defa güçlü diyebileceğimiz bir takımla mücadele etti. Evet, bu maçta bildiğimiz oyununu sahada gösteremedi. Ama şu da bir gerçek ki , sahip olduğu oyuncu kadrosu ve teknik ekibiyle Galatasaray en kötü gününde dahi istediği skoru alabilecek kapasiteye, yeteneğe ve hırsa sahip. Yeter ki biz taraftarlar onlara güvenmekten vazgeçmeyelim ve her zaman destekleyelim. Biliyoruz ki futbol bir takım oyunu ve bizler bu takımın bir parçasıyız.

Maç sonrası Mecidiyeköy her zamanki gibi karışmış durumda. Stadın kapılarının anlamsız şekilde az sayıda açılmasından dolayı dağılamayan Galatasaray taraftarlarına bir de stadın önündeki yolun hemen kapanmamasından dolayı biriken otobüs ve taksi kuyrukları eklenince bu karışıklık kaçınılmaz oldu.Yine de güzel bir futbol gecesi yaşadık.

17/09/2009 Perşembe akşamı UEFA Avrupa Ligi’nde Panathinaikos ile karşılacak Galatasaray’ımıza başarılar dilerim…

2 yorum:

Özge Torun dedi ki...

stadda maç izlemenin keyfi başka tabi ama ben 3 golüde tv den izleme şansına sahiptim:)) ayrıca o gün bu takım karşısına çıkan her takımı böyle farklı yenerse hiç keyif li olmaz ozaman takip etmek demiştim :(( keşke demez olaydım... ama ben biraz daha sabredilirse 2000 deki gibi makina takıma kavuşaşağımızı düşünüyorum...

Seda Cürgül Kaya dedi ki...

Sene başından beri takımdan aldığımız büyük keyif yerini biraz endişe ve strese bıraksa da ben bu takıma inanıyorum. Dediğin gibi sadece birazcık sabır...