20 Temmuz 2010 Salı

Sabırtaşı Restaurant & Cafe - İçli Köfte ve Kebap Salonu

Damak tadı konusunda tipik bir Karadenizli değilim, hiç bir zaman da olamadım. Pek çok yöreye ait lezzetlerin tadına baktım ama Güneydoğu Anadolu yöresinin tadını bulamadım. Ne yapayım seviyorum işte acıyı, kebabı, kuru dolmayı, içli köfteyi ve daha nicelerini. Bu yüzden de duyduğumuz ve tavsiye edilen kebapçıları fırsat buldukça geziyoruz eşimle.


İstiklal Caddesi, yemek konusunda bir çok alternatifin olduğu bir yer. Herkes isteğine göre bir mekan bulabilir. Bu sefer bizim tercihimiz biraz nostaljik oldu ve Sabırtaşı Restaurat & Cafe'ye gittik. İstiklal Caddesi müdavimleri bilir Ali Amca'yı. Senelerce Atlas Pasajı'nın önünde beyaz önlüğü ile tezgahında eşinin yaptığı Maraş usulü içli köfteleri satardı. Tabiki onun da sebepleri vardı insanı düşündüren ve hüzünlendiren. Ve yıllar geçti, o tezgah şimdi oldu kocaman bir restaurant. Ama ne Ali Amca'nın beyaz önlüğü değişti ne de içli köftelerinin lezzeti.


Sabırtaşı Restaurant, oldukça güzel bir yeri kendine mesken tutmuş. İstiklal Caddesi'nin her iki tarafını  rahatlıkla görebiliyor ve seyredebiliyor insan. Tabiki bu güzel manzaranın bir bedeli var. Sabırtaşı'na ulaşmak için 5 kat çıkmanız gerekiyor. Basamak sayısı çok olmamakla birlikte biraz dik bir merdiveni var. Ama çabuk pes edenler de düşünülmüş ve 3. kata " Sabırtaşı Dinlenme Tesisleri " kurulmuş. Burada soluklanıp aynı heyecanla 2 kat daha çıkabilirsiniz.

Sabırtaşı'nın dizaynı tam Maraş usulü. Neredeyse yemyeşil bir ortamda yemek yiyorsunuz. Beni pek rahatsız etmedi ama ordan burdan sarkan yeşillikler de dikkatten kaçacak gibi değil hani. Cam kenarında ve köşede oturmayı tercih ettik biz. Ben Galatasaray Lisesi'nin üst tarafını seyrederek yemek yedim, eşim de tünele giden yolu seyrederek yemek yedi. Mekanın menüsü geniş sayılır ama tabiki çoğu şey Maraş usulü. İlk gelişimiz olduğu için bildik lezzetleri tadalım dedik ve ilk önce birer tane kızartılmış ve haşlanmış içli köfte istedik. Ardında ortaya karışık kuru biber - patlıcan dolması ve harhar kebabı istedik. Son olarak da meşhur mantısının tadına baktık.

İçli köfte tek kelimeyle mükemmel. Belli ki malzemeden hiç çalınmamış. Kıvamı, tadı tuzu, her şeyi ile çok lezzetliydi. Dolmalar için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. İtiraf etmeliyim, çok daha iyisini yedim. Harhar Kebabı'nın tadılmasını tavsiye ederim, soya ve havuç ile kavrulmuş et deyip de geçmek istemiyorum. Gerçekten lezzetliydi. Mantısını da çok beğendim diyemeyeceğim ama mantı severler için denenebilir. Bir de menü de fesleğenli mantı gördüm ama bir dahaki sefer denerim diye yemedim. Sömelek köfte, Eşkilaye sulusu ve diğer yöresel yemekler tadılmak için sırasını bekleyecek artık.


Sabırtaşı Restaurant, aslında çok bildik bir yerde ama malesef yürürken kafamızı kaldırmadığımız için geç öğrendiğimiz bir yer oldu. Galatasaray Lisesi'ni geçtikten hemen sonra Yapı Kredi Bankası'nın hemen karşı tarafında bulunuyor. Giriş önündeki tezgahı ve beyaz önlüğü ile Ali Amca'nın oğlu Mustafa Bey'i görmeniz mümkün. Ali Amca, malesef geçen sene Mayıs ayında vefat etmiş. Şimdi işleri oğlu idare ediyormuş.

Mekanın tek sevmediğim tarafı tuvaletin mutfağın girişin de olması. Bunun  dışında lezzet ve hizmet olarak olarak tavsiye edebileceğim bir yer Sabırtaşı Restaurant. Restaurant ile ilgili detaylı bilgilere buradan ulaşabilirsiniz.

Şimdiden afiyet olsun...

2 yorum:

Unknown dedi ki...

Sabırtaşını TRT2 de Ali bey ve eşinin hayat hikayesi ile ilgili bir belgeselde tanıdım. Daha yukarı çıkmadım amma caddeye her yolum düştüğünde nefis içli köftelerinin tadına bakmayı ihmal etmem.

Seda Cürgül Kaya dedi ki...

Bundan sonra biz de tadına bakmayı ihmal etmeyeceğiz gibi görünüyor.