12 Ekim 2009 Pazartesi

11. Uluslararası İstanbul Bienali ( 12 Eylül - 8 Kasım 2009)



İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı ( İKSV ) tarafından 1987'den itibaren düzenlenen Uluslararası İstanbul Bienali'nin amacı, farklı kültürlerden sanatçı ve izleyicileri görsel sanatlar alanında İstanbul'da buluşturabilmek. Genelde her 2 sene de bir düzenlenen Bienal, bu sene yaklaşık 2 ay boyunca, 3 farklı mekanda bizleri 40 ülkeden gelen 70 sanatçı ile buluşturmaya aracılık ediyor.


Önceki senelerde tek Küratör tarafından hazırlanan İstanbul Bienal'i bu sene farklı olarak Zagreb'li 4 kadından oluşan Küratör Kolektifi ( What, How £ for Whom / WHW ) tarafından hazırlanmış. WHW, 1999 yılında Zagreb'te kurulmuş olup, hiç bir kar amacı gütmeyen bir görsel kültür kuruluşudur. WHW, Ivet Curlin, Ana Devic, Natasa Ilic ve Sabina Sabolovic'ten oluşmaktadır. Kolektif, 2003 yılından bu yana Zagreb Belediyesi'ne bağlı Nova Galerisi'ni yönetmektedir.

Bu seneki İstanbul Bienal'i başlığını, dilimize " İnsan Neyle Yaşar? " olarak çevrilen " Denn Vovon Lebt der Menschh " adlı şarkıdan alıyor. Bu şarkı, Bertolt Brecht'in Elisabeth Hauptmann ve Kurt Weill ile birlikte 80 sene önce yazdığı " Üç Kuruşluk Opera " isimli oyunun son perdesinin kapanış parçasıdır. Bu seneki Bienal'de amaç, bu soruya bir cevap bulmaktan ziyade izleyicilerin  hem bu soruyu hem de başka soruları sormasını sağlamak olmuş.



11. Uluslararası İstanbul Bienali'nde 40 ülkeden gelen 70 sanatçının 141 tane eseri sergileniyor.  Bu eserler, 6.000 m2 genişliğindeki 3 ayrı mekanda sergileniyor. Bu mekanlar, Antrepo No.3, Tütün Deposu ve Feriköy Rum Okulu. Bu mekanlardan Antrepo ve Tütün Deposu, Tophane'de bulunuyor. Antrepo No.3, İstanbul Liman İşletmeleri'nde, İstanbul Modern'in orada. Özel araçlarıyla gelmek isteyenler için yeterli bir otopark'a sahip. Tütün Deposu, Lüleci Hendek Caddesi üzerinde, Tophane otobüs durağının arkasında bulunan parkın hemen ardındaki caddede. Zaten caddenin başında sizi Tütün Deposu'na yönlendirecek olan tabelayı görmeniz de mümkün. Feriköy Rum Okulu ise, Abide-i Hürriyet Caddesi üzerinde sağ tarafta kalıyor.

İstanbul Bienali, pazartesi günleri hariç her gün 10.00 - 19.00 saatleri arasında ziyarete açık. Tam bilet; 10,-TL, İndirimli bilet ise ; 5,-TL. 20 kişi ve üstü gruplar için indirim bulunuyor.  Ayrıca Üniversite öğrencileri kimliklerini göstererek Bienali ücretsiz olarak gezebiliyor. Bütün mekanlarda her gün, 11.00 - 13.30 - 15.00 - 16.30 saatlerinde rehberli turlar bulunuyor. Bu turların fiyatı ise tam bilet; 10,-TL, Öğrenci bileti; 5,-TL. Ayrıca Bienal gişelerinde satın alabileceğiniz Bienal Rehberi'nin fiyatı da 2,-TL. Bienal ile ilgili detayları  burada bulabilirsiniz. Satın alınan giriş ve rehberli tur biletini her 3 mekanda da birer kez kullanma hakkınız bulunuyor. Bu nedenle bir mekanı gezdikten sonra biletlerinizi sakın yırtıp atmayın, diğer mekanlar ve turlar için saklayın.



Bienali gezmeye en büyük mekan olan Antrepo No.3'ten başladık. Tercihimiz rehberli turdan yana oldu. Size tavsiyem, ya önce kendi başınıza gezip sonra rehber eşliğinde gezin ya da tam tersini yapın. Ama muhakkak rehber eşliğinde gezmeyi ihmal etmeyin. 



Girişte, tepede kırmızı ve büyük harflerle yazılı " Don't Complain  ( Şikayet Etme ) " yazısı ile karşılaşıyorsunuz önce. Ve sonra diğer eserler geliyor. Hepsinin ayrı bir hikayesi olsa da  hepsi ortak bir mesaj veriyor. Aynı şeyi farklı şekillerde anlatmış sanatçılar. Kapitalizm'e tamamen karşı, onu hiç bir şekilde kabul etmeyen Bienal Sanatçıları aynı zamanda kadınların olmayan (!) hakları üzerine çok ilgi çekici ve vurucu eserler ortaya koymuşlar. Her 3 mekanda da dikkatinizi en çok çekecek olan şey, yerdeki buruşturulmuş, üzerine defalarca basılmış kırmızı kağıtlar. Merak edip elinize aldığınızda okuduğunuz şeylerden sonra o kağıdı tekrar yere atmak insanda büyük cesaret ve duyarsızlık gerektiriyor.



Antrepo ve Tütün Deposu'nu gezebildik gün boyunca ama ilk fırsatta Rum Okulu'nu da gezmeyi planlıyoruz. Her iki mekanda da pek çok eser ilgimizi çekse de bizi en çok etkileyenler; Wafa  Hourani'nin Kalendiye 2087, Marina Naprushkina'nın Başkanlık Platformu, Malden Stilinovic'in Kimse Görmek İstemez, Nevin Aladağ'ın Şehir Sesi I - II - III, Etcetera Grubu'nun Erörist Kabere, Vyacheslav Akhunov'un 1 m2, Jumana Emil Abboun'un Azizlik ve Aklı Başında-lık adlı eserleri oldu.



İstanbul Bienali sonunda  başlığa konu olan sorunun cevabını bulamıyorsunuz. Tam tersine siz başka sorular sormaya başlıyorsunuz. Bienal'e giden herkesin sorduğu şu soru sizin de aklınıza gelmeden olmuyor: Bu kadar kapitalizm karşıtı iken nasıl oluyor da kapitalizm'in en büyük meyvelerinden biri olan Koç Topluluğu bu Bienal'in sponsoru olarak kabul edilebiliyor? Kendisiyle çelişen bu durum, Bienal'in insanda yarattığı etkinin malesef çabuk kaybolmasına sebep oluyor.



Ziyaret etmenin bakış açımıza ve düşüncelerimize pek çok şey katacağını düşünüyorum. 8 Kasım'a kadar bir gününüzü ayırmanız dileğiyle...

11. Uluslararası İstanbul Bienal'i hakkında daha detaylı bilgi için İKSV'nin sitesini ziyaret edebilirsiniz: http://www.iksv.org/bienal11/

Hiç yorum yok: