6 Ekim 2009 Salı

Dahiler ve Aşkları - Özcan Erdoğan



Bir tesadüf eseri gördüm bu kitabı. Önsözünü okuduğumda da hemen almaya karar verdim.Bulmak zor oldu ama sonunda arkadaşım sayesinde edindim bir tane.

Dahiler ve Aşkları; edebiyat, sanat, bilim ve düşün tarihinin önde gelen dahilerinin yaşadığı aşkları, bu aşkların eserlerine ve kendilerine olan etkilerini anlatan bir biyografi kitabı. Kitapta 48 tane dahiden bahsediliyor. Her bir dahiyi farklı kişiler anlatmış, kitabı hazırlayan ise Özcan ERDOĞAN. Birinci baskı, Mayıs 2008'de İkaros Yayınları'ndan yapılmış.

Kitabın adı Dahiler ve Aşkları ama buradaki "dahiler" tabiki tartışılabilir. Seçilen kişilere bakılırsa tarihte pek çok alanda etkisi bulunan, belli bir yetkinliğe ulaşmış kişilere yer verilmiş. Aslına bakarsanız çok fazla şaşırtmıyor bu kişiler insanı. Belki liste daha da uzun olabilirdi sadece.

Kitapta yer alan dahiler: Louis ARAGON, Ludwin Van BEETHOVEN, YAhya Kemal BEYATLI, Bertolt BRECHT, Charles BUKOWSKİ, Charlie CHAPLİN, Frederic François CHOPİN, Madame CURİE, Salvador DALİ, Dante ALİGHİERİ, Fyodor Mihailoviç DOSTOYEVSKİ, Albert EİNSTEİN, Furuğ FERRUHZAD, Sigmund FREUD, Che GUEVARA, Johann Wolfgang Von GOETHE, Vincent Van GOGH, Nazım HİKMET, Victor HUGO, Franz KAFKA, Frida KAHLO, Rosa LÜKSEMBURG, Karl MARX, Arthur MİLLER & Marilyn MONROE, Wolfgang Amadeus MOZART, Friedrich Wilhelm NİETZSCHE, Pablo PİCASSO, Sylvia PLATH, Edgar Allan POE, Elvis PRESLEY, Aleksandr Sergeyeviç PUŞKİN, Rainer Maria RİLKE, Arthur RİMBAUD & Paul VERLAİNE, Auguste RODİN & Camille CLAUDEL, Mevlana Celalaeddin-i RUMİ, SAPPHO, Jean Paul SARTRE & Simone De BEAUVOİR, William SHAKESPEARE, Oscar WİLDE, Virginia WOOLF, Leonardo Da VİNCİ, Sergei YESENİN & Isadora DUNCAN.

Kitabın en güzel tarafı tek tek biyografi şeklinde olduğu için bir sürekliliği yok. Hani okumaya ara verseniz bile önceki sayfaları hatırlamak gibi bir sıkıntınız yok. Benim hala başucumda duruyor ve okumadığım bir kaç dahinin aşkı mevcut. Zaten hepsinin yaşadıkları aşkların ilginizi çekmesi mümkün değil. Ama onların farklı bir yönünü hatta iç dünyalarını bir nebze de olsa görebilmek çok güzel. Bazı hikayeler şaşırtmıyor insanı, böyle birinden de ancak böyle bir aşk yaşaması beklenirdi diyorsunuz, bazısı çok şaşırtıyor, bazısına üzülmeden edemiyorsunuz, bazısı için de haketmiş, oh olsun demekten alamıyorsunuz kendinizi.

Beni en çok şaşırtan hikayelerden biri Yahya Kemal Beyatlı'nın Nazım Hikmet'in annesinin sevdiği adam olmasıydı. Ve Nazım Hikmet'in bu aşka karşı çıkması. Sonra başka bir kaç detay daha. En çok sıkan , Dostoyevski oldu. Hareketsiz, duygudan yoksun ve soğuk geldi bana. Baudelaıre'in yaşadıkları çok tanıdıktı daldan dala atlayan haliyle. Chopin'in aşk acısının bestelerine etkisini hikayesini okuduktan sonra daha rahat anlıyor insan. Marie Curie'nin çabaları, eşine verdiği büyük destek ve bilime olan düşkünlüğünün çocuklarıyla ilişkisinin kopmasına sebep oluşu, okumaya değer bölümler. Nietzsche'nin felsefesini ve şiirlerini kendi hayatından çıkardığını, reddedilmenin eserlerindeki etkisini anlayabiliyor insan. Mevlana ile aşkın başka bir türünü tanıyoruz. Diğer hikayelerin yanında onunki çok farklı kalıyor tabiki.

Yaşadıkları ya da yaşadıklarını sandıkları aşkların, acıların Picasso, Leonardo Da Vinci ve Van Gogh'un tuallerindeki izlerini bu kitabı okuduktan sonra daha iyi görebiliyoruz sanki. Ya da gördüğümüzü sanıyoruz. Nihayetinde bir şeyleri daha farklı algılıyoruz.
Dahi de olsalar onların da bir hikayesinin olduğunu bilmek aramızdaki mesafeyi azaltmaya yetiyor. Sonuçta onlar da bizim gibi, sadece bir tane kalpleri var...

48 dahi, 48 ayrı hikaye... Ama sonuçta Louis Aragon'un dediği gibi " Mutlu aşk yoktur" denebilecek trajik hikayeler hepsi. Yaşayanların gönüllerine, anlatanların dillerine, bu kitabı hazırlayanların ellerine sağlık...

Bize düşen sadece alıp okumak ise ben üzerime düşeni yaptım diyebilirim rahatlıkla. Olur da karşılaşırsanız bir gün sizin de üzerinize düşeni yapmanız dileğiyle...


Hiç yorum yok: